SEV'DEN MEZUN OLAMAYAN EMEKTAR - YAHYA USTA
UAA’nın Bir ‘Süper Mario’su Vardı.
Yahya Usta, okulun tiyatrosuna lojistik destek vermek için yanında iğne, iplik ve bilumum malzemeyi getirince, adı bir günde Super Mario oldu. ‘Mario Usta’, Üsküdar Amerikan’da 17 yıl çalıştı. Marangozluktaki ince işini, insan ilişkilerindeki sıcaklığı ile birleştirmeyi başardı. Şimdi bayrağı oğluna devretmiş olsa da öğrenciler ve öğretmenler onu unutmuş değiller. Her gördükleri yerde tezahürat yapıyorlar.
Okulun kafeteryasındayız. Super Mario lakaplı Yahya Usta ve okulun bugünkü marangozu olan oğlu Ahmet ile söyleşiyoruz.
Üsküdar Amerikan’da göreve başlamanız nasıl oldu? Kısaca anlatır mısınız?
1990 yılıydı. Üsküdar semtinde ortağımla birlikte bir marangozhane açmıştık. Bir süre sonra anlaşamayıp ayrıldık. Oğlum Ahmet’i bir yere çırak olarak verdim. Ben de o sırada Çarmıklı Holding’in doğrama işlerini yapıyordum.
Okulumuzun mimarı ve mühendisi olan bir Atilla Bey vardı. Onun dairesini yapmak bana düştü. Bana geldi. “Yahya Usta, bana öncelik tanıyabilir misiniz?” dedi. Ben, “Bunu işverene sormanız gerekiyor. Ben burada çalışanım, işveren izin verirse ben seve seve yaparım” dedim. İşveren izin verdi. İşi bitirdik. Bana bir kart verdi. “Benimle çalışmak ister misin?” dedi. “Bakalım, şu anda ben yevmiye karşılığı çalışıyorum” dedim. Ertesi gün, beni Üsküdar Amerikan’a çağırdı. Bana, “İşçiliğinden de dürüstlüğünden de memnun oldum. Başkası olsaydı bu işin hemen üstüne atlardı” dedi. O günden sonra okulda yevmiyeli çalışmaya başladım.
Size bu Super Mario lakabı nasıl takıldı?
Tiyatro dekoru yapmak çok hoşuma gidiyordu. Dramaturji öğretmenimiz, “Yahya Usta, Biz Keşanlı Ali Destanı’nı oynayacağız. Bize köy meydanı lazım” dedi. Ben de “Çizin bana verin, yaparım” dedim. Köy meydanını yaptım. Oyuna, ben de, perde arkasında lojistik destek veriyorum. Baktım kızın kostümü yırtıldı. Kendi kendime “Ben ne yapabilirim?” dedim. Çantamda makas, koli bandı, dikiş iğnesi, çengelli iğne, iplik bulundurmaya karar verdim.
Ertesi gün, yeniden provalara başlanınca benim getirdiklerim lazım oldu. 2000 mezunu Onur Şişmangil vardı. “Yahya Abi valla Super Mario gibisin” dedi. “O da kim?” dedim. Ünlü bir video oyun ve çizgi film kahramanıymış. Sonuçta o gün, bütün okula Super Mario adı yayıldı. Bana pompa da hediye ettiler. Super Mario’nun bir pompası varmış. Super Mario lakabı bu şekilde kaldı.
Tiyatro dekoru yaptınız... Peki hiç oyunculuk yaptığınız oldu mu?
Bir kere oldu. Yine, Keşanlı Ali Destanı’ndaydı. Köy meydanında marangozun sahneye çıkması gerekiyordu. Onlara “Etmeyin eylemeyin, beni bu işe bulaştırmayın” dediysem de dinletemedim. Elime bir çekiç aldım. Bir tahta hazırladım. Perde arkasından sahneye bir girdim. Salon ayağa kalktı. Kıyamet kopuyor. Neyse, bir-iki çivi çaktım, selam verdim. Sahneden çıktım.
Mr. Heard’ün girişimiyle idari personele bir ara İngilizce dersleri verilmiş...
Evet. Yabancı öğretmenlerin okulda lojmanları var. Okuldan sonra beni çağırıyorlar. Çantamı alıp şapkamı takıp gidiyorum. Diyelim kapının kulpu bozulmuş. Öğretmen, “Window handle broken” diyor. Ben söylenenleri anlamaya başlamıştım. Tam saatinde istenilen yerde oluyordum. Çalıştığım yere bir bez açıyorum. Tamir ediyorum. İnsan kaynakları benim yaptığım işler konusunda, çalışanlara sorular soruyor: Yapılan işten memnun musunuz? Zamanında geldi mi? Çalışan eleman tamirat yaptığı yeri temiz tutmuş mu? Bunlar insan kaynaklarında birikiyor ve bizim başarımızı ya da başarısızlığımızı ortaya çıkartıyor. Puanlarım hep en yüksekte oldu. Mr. Heard çalışanlar için kurslar açtı. Hepsine gittim, bir süre sonra artık yabancı öğretmenler ve yöneticilerin dediklerini anlayabiliyor, iletişim kurabiliyordum.
Babanız emekli olunca bayrağı devralmışsınız. Siz ne kadar zamandan beri Üsküdar Amerikan’da çalışıyorsunuz?
Ahmet Usta: 2007’den bu yana buradayım. Başladığımda 16-17 yaşındaydım. Sekiz sene geçti. Burada joker gibi çalışıyorum. Ne verirlerse onu en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.