SEV'DEN MEZUN OLAMAYANLAR:
FUNDA CÜCELOĞLU (UAA’84)
Veliler İlk Model Olarak Bizi Görüyorlar
Funda Cüceloğlu, Üsküdar Amerikan Okul Müdürlüğünde beşinci yılında... Mezun olduğu okula müdür olarak dönen Cüceloğlu ile eğitimi, İngiltere yıllarını, öğretmenliği niye istediğini, müdürlüğünü, mezun öğretmenlerin okul için niye değerli olduğunu konuştuk.
Funda Cüceloğlu, “Okul, insanı kendi evindeymiş gibi hissettiriyor,” diyor. Sıcaklık böyle bir şey olsa gerek. Biz soruyoruz. Cüceloğlu, okulu okul yapan özellikleri anlatıyor.
Öğretmenliğe ilgi duymanız nasıl oldu?
1984 Üsküdar Amerikan, 1988 Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. Daha üniversite sıralarında özel ders vermeye başlamıştım. Bu dersler sayesinde öğretmeyi sevdiğimi anladım ve bu yoldan devam ettim.
Boğaziçi’nde hangi alanda eğitim görmüştünüz?
Mütercim tercümanlık bölümünden mezun oldum. Doğrudan öğretmenlikle değil, ama dille ilgili bir branştı.
Boğaziçi’nden sonra ne yaptınız?
Yine Boğaziçi hocalarının bulunduğu bir dersanede çalışmaya başladım. TOEFL ve Proficiency sınavlarına hazırlık dersleri verdim. Büyük şirketlerle çalıştım. Pedagoji formasyonu aldım.
Uzun süren bir İngiltere döneminiz var...
Evet. Eşimin işi nedeniyle Londra’ya gittik. Orada ‘acaba eğitim yönetimi ile ilgili bir şeyler yapabilir miyim’ diye düşündüm. Londra Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde eğitim yönetimi master’ı (education management and administration) yaptım. Eğitim sırasında, bir İngiliz okulunda öğretmenlik yapmaya başladım. Orada, İngiltere dışından gelen ailelerin çocukları vardı. Bunlardan bir kısmı da Türklerdi. İngilizce düzeyi iyi olmayan çocuklardı. Onlara dil desteği (language support) vermeye başladım. Bir yandan Türkçe dersleri de veriyordum. Sonrasında Londra’da, bütün Türkçe sınavlarının hazırlanması konusunda çalışmaya başladım.
Türkiye’ye döndükten sonra ne yaptınız? Üsküdar’a gelişiniz nasıl oldu?
Dönüşte ilk önce Eyüboğlu Okulları’nda, müdür yardımcısı olarak işe başladım. İki sene sonra da, 37 yaşındayken okul müdürü oldum. O zaman Türkiye’de ‘eğitim yönetimi master’ı yoktu. İngiltere’de, master derecesi olmayanlar müdür olamıyorlardı. Burada 2004-2010 yılları arasında müdürlük görevinde bulundum. IB Koordinatörlüğü yaptım. Üsküdar Amerikan Lisesi’nde o zaman Melike Hanım (Ateş, UAA’65) okul müdürü idi. Ama emekli oluyordu. O dönemde Tülin Hanım (Büyükalkan, UAA’65) benimle temasa geçti. Beni davet ettiler. Konuştuk, anlaştık. Böylece 2011 yılında UAA okul müdürlüğüne başladım. Beşinci yılım oldu...
Müdürlüğe ve mezun olduğunuz Üsküdar Amerikan’a kolay adapte oldunuz mu?
Adapte olmada herhangi bir zorluk çekmedim. Eğitim öğretim işinde olduğumdan, meslektaşlarımın bir kısmını tanıyordum zaten. Büyüklerimi de UAA’dan biliyordum. Tülin Hanım benim hocam olmuştu. Kampüse, okulun kültürüne yabancı değildim.
Türk müdürler her zaman Üsküdar mezunları olmuştu. Tabii ki bu geleneği de devam ettirmek önemliydi. Yabancı müdürlerimiz değişebiliyor. Türk müdürler ise buranın geleneğini devam ettiren kişiler oluyorlar. Onların sayesinde okula olan güveni artırmış oluyorsunuz. Sizler, okula girenlerin gördükleri ilk örnekleri oluyorsunuz.
Okula geri dönmenin çekiciliği neydi?
Okulun bazı özellikleri var. O özelliklerin ilk örneğini veliler sizde görüyorlar. İlk model siz oluyorsunuz. Çalışanlar açısından baktığınızda da bir güven ve istikrar unsuru oluşturuyor. Çünkü burada çalışan öğretmenler, uzun süreli çalışan insanlar. Burada oturmuş bir kültür var, bir sistem var. Oturmuş bir yapı var.
Sizin döneminizde yapılan yeniliklerden bahseder misiniz?
Bakalorya programı, Tarsus’ta ve İzmir’de vardı ama bizde yoktu. Üsküdar Amerikan’da bakalorya programını başlattık. Bunu başlatmamızın temel nedenlerinden biri, çocuklara biraz daha fazla fırsat yaratmasıydı. Zaten son derece kuvvetli bir müfredatımız vardı. Bunun yanı sıra yurtdışına giden öğrenci sayımız artıyor. Onlara daha çok imkan tanımak, seçenekleri artırmak istedik. Onu başlattık. Önümüzdeki sene ilk mezunlarımızı vereceğiz.
İkinci olarak IT entegrasyonunu gerçekleştirdik. Biraz temkinli giden bir okuluz. Her yeniliği hemen adapte etmektense, ilk önce biraz değerlendirmek gerekiyor.
Uzun vadede neler yapmak istiyorsunuz?
Zaten Üsküdar Amerikan iyi bir isim. Öte yandan, tabii ki daha geliştireceğimiz çok yönler var. Eğitim alanında artan bir rekabet var. Biz artık dünyanın tanıdığı en iyi standartlarda faaliyet gösteriyoruz. Dolayısıyla her rakip bizim için önemli. Yaptığımız her işe ‘en iyi nasıl yapabiliriz’ diye bakıyoruz. Üniversite ve meslek tercihlerini daha iyi yapabilmeleri için çok çaba harcıyoruz. Yani sonuç olarak, çocuğu bir bütün olarak büyütmek istiyoruz. Okul dışı faaliyetlerimiz çok fazla. Hepsini Üsküdar Amerikan’a yakışacak şekilde yapmamız gerekiyor.