HABERLER » Röportajlar » İki Sene Sonra Houston’dayız | ALUMNI UAA - Üsküdar Amerikan Lisesi'nden Yetişenler Derneği

EFE ÇELEBİ (UAA’99)

Dent Group, adından da anlaşılacağı gibi, bir diş hekimliği merkezi. Ama bildiğiniz merkezlerden biraz farklı. Kapıdan girdiğimiz andan başlayarak, her adımda bizi şaşırtıyor. Çocuklar için özel klinikleri var. İçinde her türlü detayın yer aldığı 300 sayfalık bir anayasa yapmışlar. Kendilerine özel bir CRM yazılımları mevcut. Önümüzdeki yıl Abu Dabi ya da Dubai’de, 2016’da ise ABD Houston’da olmayı hedefliyorlar. Belki de en önemlisi, beraber çalıştıkları hekimlerin bir süre sonra şirkete ortak olmaları...

Dr. Efe Çelebi ve arkadaşları, diş hekimliğinde farklı, alternatif bir model oluşturuyorlar. Çelebi, süreci, bugünü ve planlarını anlatıyor.

Dent Group ne zaman kuruldu?

Aslında Dent Group markasını 2007’de çıkardık. Ama sadece muayenehanemizde görünen bir markaydı. Ortağım Cihan Çapan ile birlikte çalışıyorduk.

Gayri resmi olarak bu ismi kullanıyorduk ama hiçbir yerde yazmıyordu. Markaya kurumsal bir yüz verme çabamız iki sene önce başladı. Neşve Kayabaşoğlu, bizim üçüncü ortağımız. Onun katılımıyla biz kurumsallaşmaya daha çok önem vermeye başladık. Daha doğrusu, Neşve bize katılmadan önce, hepimiz, kendi muayenehanelerinde çalışan hekimlerdik.

Şu anda, Dent Group markası altında kaç şubeniz var?

Bağdat Caddesi, Göztepe, Acarkent, Ataşehir, Maslak ve DG Kids olarak, altı şubemiz bulunuyor.

Kısa sürede altı şubeye nasıl çıktınız? Süreci anlatır mısınız?

İlk ofis Bağdat Caddesi’ndeydi. 

Bir sene kadar, iki hekim bir araya gelerek, münferit olarak çalıştık. İlk şubemiz Göztepe Kliniği’dir. Orası 3-4 yıl tek şube olarak devam etti. 2007’de, yukarıda da bahsettiğim gibi, Dent Group ismini aldık.

Nasıl bir büyüme stratejisi yürüttünüz?

‘Bizim çalışma şeklimiz güzel. Yeni arkadaşlar katılsın bize,’ diye düşündük ve yanımıza başka genç hekim arkadaşlar almaya başladık.

‘Yeni nesil diş hekimliği’ mottosuyla bir şey yapalım dedik. Şu sorulara cevap vermeye çalıştık: Dent Group’u marka olarak nasıl konumlandırırız? İyi bir iş planı nasıl yaparız? Bir marka danışmanıyla çalıştık. Ayrıca, bir hukuk bürosuyla da anlaştık. Tasarım stüdyosuyla çalıştık. Bir sene boyunca çok yoğun bir çalışma yaptık. Logomuz değişti. Dent Group kitabı yazmaya başladık. Bu bizim anayasamız gibi bir şey oldu.

Neler var kitapta?

Bizim A’dan Z’ye tüm normlarımız burada yer alıyor. Şu anda 300 sayfaya gelindi. Hedefler, amaç, motto ne? Hangi tesisat nereden geçmelidir? Odalar kaçar metre kare olmalıdır? Bir dolgu nasıl yapılır? Hastanın yüz fotoğrafı nasıl çekilir? Personelin, hastayı kapıda karşıladığında söyleyeceği ilk cümle ne olmalıdır? Klinik ışıklandırması nasıl olmalıdır? Bizim sektörümüzde bunlar birer ilk.

Muayenehane kültüründen nasıl kurtuldunuz?

Babam diş hekimiydi. Ben bu yüzden diş hekimliğinin geçmişini biliyorum. Türkiye’de, az sayıda diş hekimi, çok sayıda hasta vardı. Muayenehaneciler gerçekten o zaman çok iyi iş yapıyorlardı. Sonra hekim sayısı artmaya, poliklinikler dolmaya başladı. İnsanlar daha kurumsal yerlere gider oldular. Çünkü hekim bir yere gitse de, hasta poliklinikten hizmet almaya devam ediyordu.

Siz butik bir yapıya yöneldiniz...

Biz, diş hekimliğinin halen butik bir iş olduğuna inanıyoruz. Asla devasa hastaneler açmayacağız. Hastalara, yıllarca sürecek butik bir hizmet vermek istiyoruz. Hastalarımızın olduğu yerlere biz gidelim, hastalar diş hekimlerini, aynı berberleri gibi görsün istiyoruz. Çünkü yıllarca aynı güven ve kaliteyi görmek istiyorlar, devamlılık arıyorlar.

Türkiye’de diş hekimliğinin durumu nasıl? Bu söylediklerinizden oldukça uzak olmalı...

Halen emekleme sürecinde. Diş hekimine gitme sayısı az. Diş bakımı yaptırma sayısı az. ABD ve AB’ye göre çok az. Biz, var olan hastaları kapmaya değil, hasta sayısını büyütmeye çalışıyoruz. 

Yeni nesil diş hekimliği dediniz biraz önce. Bu kavram neleri kapsıyor?

Farklı şeyler yapmak. Sektöre daha önce olmayan dinamikler kazandırmak. Her anlamda...

Bizde, hasta kliğine gelir. Tedavi sırasında seyretmek istediği filmi ya da belgeseli seçer. Tedavi olurken de tepe ekrandan bunu izler.

Ya da şunu söyleyebilirim: Bizde diş taşı temizliği diye bir şey yoktur. Bizde Dent Group total bakım vardır, kapsamı daha geniştir. Bütün hekimlerimiz -şu anda bu poliklinikte 30 kişi çalışıyor- aynı temizliği, aynı şekilde yapar.

Dent Group, diş hekimliğinde nasıl bir büyüklüğe ulaştı?

Biz, şu anda, Türkiye’deki üçüncü büyük diş grubuyuz. Bizim üstümüzdeki iki grup da tek patron esaslıdır.

Bizim modelimiz şu: Hekimlerin önemli bir kısmı bizim bünyemizde yetişiyor. Bir süre sonra da bize, yani çalıştıkları kliniğe ortak oluyorlar. Dolasıyla biz hiçbir zaman iyi hekim kaybetmiyoruz.

Hekim de, kendi çalıştığı, yeni açılan bir kliniğe ortak olma imkânı bulduğu için, hiçbir zaman, ‘gideyim de ben kendi yerimi açayım,’ diye düşünmüyor.

 Yeni nesil diş hekimliğinin getirdiklerinden biri bu.

Çocuklara yönelik klinikleriniz var. Çocukları korkutmadan dişçiye getirmeyi nasıl başardınız?

Cihan Bey de, Neşve Hanım da benim üniversiteden  arkadaşlarım. Neşve Hanım, çocuk diş hekimliği uzmanı. Ve onun gruba katılmasıyla biz Dent Group Kids markasını yarattık.

Bağdat Caddesi’ndeki bir kliniğimiz tamamen DG Kids olarak hizmet veriyor. Yani tamamen çocuklar için özel bir klinik. İçinde onların hoşuna gidecek pek çok şey var. Dinozor şeklinde yer alan dişçi koltuğu gibi. Şu anda, Bağdat Caddesi’ndeki hariç, üç kliniğimizde çocuk bölümü var. Her kliniğe koymuyoruz. Çünkü bizim için çok özel bir şey.

Kliniklerimizden sonuncusunu Acarkent’te açtık. İlk franchise’ımız oldu. Bu da diş hekimliği alanında Türkiye’de bir ilktir.

Aslında bütün bu bakış açısını okulla bağlayalım dersek, ÜAA’lı olmanın bu oluşumda sizce katkısı var mı?

Kesinlikle var. Babam diş hekimi, benim de diş hekimi olacağım belliydi. Ben de, ‘babam gibi devam ederim,’ diye düşünüyordum. Başka bir model de yoktu.

Fakat işe başladım. 2005 yılında muayenehane açtım. Bu açığı fark ettim. Babam buna karşı çıktı. ‘Oğlum böyle antin kuntin işlerle uğraşma. Bak bizim 40 yıllık defterimiz var. Sen bu defterimizi al. Güzel güzel hastalarına bak. Bu işi büyütmeye gerek yok,’ dedi.

Babam bunları bana söylediği zaman, ben hastalar için bir excel tablosu tutmaya başlamıştım bile. Defterden bilgisayara ilk geçiş diyebiliriz.

Ben bunu okulun sağladığı şeylere bağlıyorum.

Okulda size en çok hitap eden etkinlik neydi?

Bana çok katkı sağlayanlardan biri MUN grubudur. Delegasyon başkanlığı filan yapmıştım. Topluma hitabeti, liderlik özelliklerini orada öğrendim. İyi İngilizcenin çok katkısını görüyorum.

Hedefleriniz arasında yurtdışına açılmak var mı?

Evet. 2015 senesi hedeflerimiz arasında Dubai ve Abu Dabi var. İkisinden birinde olacağız. Oraya gidip geliyoruz. Bu arada, Ortadoğu’da Türkiye’nin marka değerinin müthiş olduğunu söyleyebilirim.

2016 yılında ise ABD Houston’a gitmek istiyoruz. Houston’ın biliyorsunuz tıp merkezi olma özelliği var. 

Yurtdışı da şuradan çıktı. Örnek alınacak modeller bakıyordum. Şunu gördüm: Diş hekimliği sektöründe, dünya çapında olmayı başarmış bir kurum yok. Bir-iki şirket var, onlar da çok lokal. Bizim modelimiz dış yatırımcıyı da çekiyor. Bizden hisse isteyenler var.

Sektörde en ciddi sıkıntınız nedir?

Bizi çok zorlayan diş hekimliği mevzuatıdır. Bizim sektörde aklınıza gelecek her şey yasak. Reklam ve tanıtım olarak geçiyor ve yasak... Bir örnek vereyim. Yasaya uyarsanız, kendi internet sitenize, kendi fotoğrafınızı bile koyamazsınız. Tabela bir metreye bir buçuk metre olmak zorunda. Beyaz fon üstü siyah... Başka bir tabela asamazsınız. Avukatlar... Serbest mali müşavirler... Evet, hepimiz aynı sıkıntıdayız. Prestij kaybını düşünün.

YENİ PROGRAMLA EĞİTİM VERMEYE İHTİYAÇ KALMADI

Cebimizden bayağı bir para vererek, bugün kullandığımız programı yazdırmaya başladık. Hazır programlarla bizim bakış açımız çok farklıydı. Biz tamamen on-line, bir Facebook mantığıyla çalışan bir şeyler yapmak istiyorduk. Başka bir programı kabul etseydik ciddi bir eğitim vermek gerekecekti. Bu da hem masraf, hem de ciddi bir işgücü kaybı olacaktı. Burada hiç eğitime gerek yok. Bilgisayarın başına oturuyorsun, her şeyi kendi kendine yapıyorsun.

https://www.ualyetder.org/tr/iki-sene-sonra-houstondayiz